Dans'et, Seyr'et


29 Ocak 2012 Pazar

Yok mu çaresi dostlar..

Öptüm geçti mi, dedi. Öpmeden önce daya iyiydi, dedim. Birbirimize sarıldık ve ağladık. O ses Türkiye'de böyle bir şey.. Öperim.

27 Ocak 2012 Cuma

Veto Hakkınız Saklıdır

Sevgi ve aşk , sen kapıyı arkadan bastırsanda, ardından camdan atlasanda, vakumla tüm duygularını çektirip dönüp bir de üzerine kussanda asla yakanı bırakmayacak olgulardır. Hem yakınırız aşk yarasından ki bu yakınmada duygusal ergenlik modu asla eksilmez. Yinede gün gelir yakayı ele veririz. Sanki kefil göstermiş gibi bir sürü de kredi veririz. Elimizde patlar ya da bazı şanslılar faiziyle gelir sağlar. Hayat onlara güzeldir işte bana değil. Bu taksonamik döngü içerisinde, egonuzu derinden sallayan vakalarda yaşarsınız. Her satıcının bir kör alıcısı olsa da, üstüne para verseler almayacaklarınızda çıkar. Zorla mı lan zorla mı evleneyim, zorla mı koluma takıp gezeyim? dediklerimiz.
İsmail YK ne demiş, beni beğeneni ben beğenmem benim beğendimse beni beğenmez. Hayatında zorlasada bir daha söyleyemeceği sözdür bu sayın seyirciler.

25 Ocak 2012 Çarşamba

Caz Yaptım 90'lar

Okan Bayülgen'inde pek seveni yok malum ama ben pek severim. Zekidir, komiktir, eğlencelidir, bulur buldurur bulundurur.. İzleyip de yüzünde gülücük olmayan varsa şimdi söylesin. Ya da sonsuza kadar sussun. Öhüm. Çok fena edebiyat parçalayasım var. Gerçi, işin aslı bana akıllı bir deli lazım. İşte o potansiyeli Okan'da görüyorum. Hayatın ipini çektim, ipi elimde kaldı. Pimini çeksem ne olurdu kim bilir..

http://video.cnnturk.com/2012/yasam/1/23/90larin-en-kotu-esprileri

23 Ocak 2012 Pazartesi

Bakışlar Zift Kokan Asvaltı Gözlemekte..

Tek istediğim ne biliyor musun? Karşılaştıktan 1-2 adım sonra arkama baktığımda sende bakıyor ol. Bukadarcık.. Daha büyük bir mucizede beklemiyorum. Sonra yine ben yatağıma uzanır, doyasıya ağlarım. Bakışlarım dışında şahidim de olmaz!

22 Ocak 2012 Pazar

Allah Annelerine Sabır Versin :)

Bazı şeyleri yapmamak için o kadar çok bahanemiz vardır ki.. Bunlara inat bazı şeyleri yapmak için tüm gerekçeleri sileriz. İnsan işte çiğ süt emmiş. Burada niye bu atasözünü kullandım onuda bilmiyorum. Severim atasözlerini, bana pek bi işveli cilveli gelirler.
Yapmam gereken onca çalışma olmasına rağmen, yine bir bahane.. Bu iki çılgın çocuğu izlemek için yıllardır sahibim ben hep bu bahanelere:)

Türkler Fransa'da, Türkiyedeki Türkler Nerede?

Fransa'da 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkarını suç sayan yasa teklifinin senatoda reddedilmesi için Türkler, Paris'te gösteriye başladı. Almanya, Belçika, Hollanda, İngiltere gibi ülkelerinden gelen Türkler Denfert Rochereau meydanındalar. Fransa'da 500.000 Türk yaşamakta ama malum insan Sarkozy, Ermeni çoğunluğunu yok saymamakta.
Bizler de Hrant Dink davası için taksim meydanlarındayız. Kimileriniz yanlış anlayacak bu cümlelerimi biliyorum. Azınlık kavramına, ayrımcılığa ve Dink'in katledilmesine bende karşıyım. İnsanlık suçudur. Ezelden beri bizlerle yaşamaktalar ki ben Kurtuluş'da doğdum. Ermeni komşularımız, esnaflarımız vardı. Ayıpladım belki o meydandakilerden daha çok ayıpladım. Peki bloglarına, twitterlarına, facebooklarına Dink davası için haklı gerekçelerini yazanlar şimdi neredeler? Üzgünüm..
Yurtdışındaki Türkler bizden daha çok Türkler.

19 Ocak 2012 Perşembe

Öptüm

Ne yazmak istediğimi bilmeden yazıyorum şuan, en çokta bunu seviyorum. Böyle anlarda, kendimi bile etkileyen şeyler serebiliyorum tezgaha. Böyle yandaki kadın almasın da ben kapıyım telaşıyla seçilsin istiyorum. O kadar dolu yazmıyorum ama çabalıyorum. Önce ceplerimi sonra tezgahımı dolduracağım. Andımızı bile söyleyebilirim. İnanın yapabilirim. Zamanla gezegeni bile ele geçirebilirim. Demişken, ben küçükken gerçekten uçabildiğimi sanıyordum. Bence uyku ile uyanıklık arasında bir hal vardır ya, o arada gidip gelip uçuyordum. Kimseye doğru düzgün anlatamadım da bu durumu, çocukluk işte. Zaten çocukken kurduğum cümlelere ve yaptığım şeylere annemin; aman çocuk-luk işte demesine de sinir olurdum. Öyle sinir olurdum ki sinir olmaya bile sinir olurdum. Düşündümde ben çok sinir bir çocuktum. Büyüdüm de az biraz sevimli bişey oldum. Gerçi artık sevimli kelimesini kullanmıyorlar benim için. Kocamanda olduk , ya güzel ya çirkin, ya zeki ya aptal diyorlar. Her yaşta sevimli olunur bilmiyor bu ahmaklar. Kafanızı da şişirdim. Affedin. Koşar adım gidiyorum yatağıma. Öptüm !

13 Ocak 2012 Cuma

Bir Halt İşledim, Twitter'landım

Nasıl oldu nasıl yaptım, hangi dürtünün kurbanıyım bilmiyorum. Üye değilken psikolojim çok iyi değildi ama üye olunca da düzelmedi. Sırf dedikoduların kurbanı oldum. Evet evet kanıma girdiler, of aman sayın seyirciler..
https://twitter.com/#!/uyursamuyandirn

Sev'indirik Can Bonomo

Düne kadar kaç kişi seni biliyordu ey Meczup Bonomo. Yapmışsın etmişsin, bir çok radyo programında tipini değil sesini ifşa etmişsin. Niye geç tanıştık seninle. Sevdim seni pikacu. Ee benzetecekler seni Cem Adrian'a, Duman'a.. Kafan doğuştan güzel bence senin. Hoşlanmam ben öyle tv programlarındaki yarışmacılara sms falan yollamaktan. Kontor trajımdan değil, reklam kokmasın çalan müziğimde diye.. Eurovision'da sana tam destek. Buram buram kokasın hep emi.
Klibe bak klibe.. O jestler mimikler.. Duygusal ergen moduna girdim bir anda.

9 Ocak 2012 Pazartesi

İlker Başbuğ Hangi Mahkeme'de Yargılanmalıdır?

Son günleri en çok sarsan olay hepimizin bildiği gibi, Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasıdır. Peki ya hangi mahkemede yargılanmalı? Tam da Yeni Anayasa Düzeni'ne çalışırken, benimde kafamı kurcaladı. Anayasa Mahkemesi'nin,  Yüce Divan sıfatıyla yargı yapma yetkisi vardır. Genelkurmay Başkanı'nın da yargı yeri bu kapsama girmektedir. Savcılık görevini de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yapar. Kimilerine göre özel mahkemenin kurulması gerekmektedir. Ne için? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar , Kuvvet Komutanları'nın yargı yeri Yüce Divan'ken..  Ayrıca 2010 Anayasa Değişikliğine göre; Yüce Divan kararlarına karışı bir kereye mahsus, yeniden inceleme istenebilir. Peki ya ben bu sayfaları boşuna mı ezberledim? Ya hoca sınavda bu soruyu sorarsa bu kız napar diye hiç düşünmüyorlar. Boyuna tartışsınlar. Bloguma da yazdım hazırım hocam ben, sen sorrr !

7 Ocak 2012 Cumartesi

Sen Aşk'sın

Aşk; derin bir sigara nefesi çektikten sonra, yokuşu çıkarken nefessiz kalmak gibisin.. Ya sahibisin ya da sahipsin. Bazen de şat bardağındaki tekila gibi.. İçerken acı, ekşi, tuzlu. Sonra güzelleşirsin. Ama geçicisin. Bir o kadar yaşanılası ve gerçeksin. Herşeyden öte, seni bulanınsın. İyiki varsın!

6 Ocak 2012 Cuma

Hizmet Şart

City of God'ın gerçek bir hikaye olduğunu öğrendiğimde, caddeye inip asvaltı öpmek istedim. ABD maceramın planlarını yaparken, daha önce gitmiş olan arkadaşlarım asla Brezilya'ya gitmemi öneriyorlar. Anlamsız bulmuştum. Bir ülke ne kadar tehlikeli olabilir ki? Akşam çıkamadığımı söylediklerinde; hehe darbe mi olmuş, dışarı çıkma yasağı mı var allasen..demiştim. Yuttum sözlerimi, yutturdu film. Eğitim şart diye naralar atıyoruz ya vatandaş, hizmette şart !


Filmi izlerken, içindesiniz ta içinde. Ben koltukta şekilden şekile girdim. Bittiğinde ise birden anlamsızca " ne kadar çok pastel renk kullanmışlar, ah yönetmenle zevklerimiz aynı.." dedim. İzlerken ki vicdani hissiyatımı oysa kaybetmemiştim. Ama kadınsı duygularla, kendimi bir dram sahnesinde, oyuncunun kıyafetini incelerken bulabiliyorum. Onun üstüne o giyilir mi? Hiç olmuş mu? Git çıkar! diye de çemkirebiliyorum.. Neyse, güzeldi film baştan aşağı güzel. Şimdi ise öyle bir ülkede yaşamadığım için derin minnet beslemekteyim.


4 Ocak 2012 Çarşamba

Şarkı'da da İstiklal

Yürüyordum İstiklal Caddesi'nde.. Yalnızca budur benim topluca yürüyüşüm.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Ah Şaşkın

Kapalı gişeye girdim;
Salon sadece benimle tıklım tıklım..
Film başlamak üzere.. Ama..
Önyargılarım henüz oturacak yer bulamamış gibi..
Neyse ki şizoid düşüncelerimin hemen arkasında bir koltuk boşluk varmış..
Peki ya alt yazı neden kırmızı..?
Bilinçaltım geceleri çalışmaya bir son vermeli ..!