Dans'et, Seyr'et


5 Ağustos 2012 Pazar

Roman Yazmıyorum, Masumca Okuyorum

Bir yolculuğa ya da tatile çıktığımızda hatta klasik ama "bir ıssız adaya düştüğümüzde yanımıza alacağımız 3 şey" sorusuna verilen vazgeçilmez cevaptı: kitap. İnternet benim gözlerimi yoruyor ve henüz 22 yaşındayım. Sosyal medyanın bir çoğunu yarı aktif olarak kullanıyorum. Messenger, facebook, blogger, twitter, foursquare, instegram.. Dışarı çıkarken kitap değil, hepsine erişebileceğim telefon ve notebookumu kapıveriyorum. Vicdan da yaptım hani. Okuyorum son aylarda hem de üst üste, kahvelerimin arasına kata kata.



Chris Cleave'in, Küçük Arı'sını duymuşsunuzdur. Sen bu kitapla insanlığa bir adım yaklaştırdın beni Cleave, belki Kundakçı'nla sıçratırsın dedim. Hormonlamışsın ama okudum da kaybetmedim kendimi. Küçük Arı'da aldığın zihnimi geri verdin. Okuduk mu okuduk işte.. Bir kadın olarak etkilenmem lazımdı. Belkide evli ve çocuklu olmadığım içindir. Duydum ki Kundakçı'yı, Paris'te bir dairede 6 haftada yazmışsın. İletişim yok, filmlerdeki gibi. Üçüncü kitabını, Küçük Arı'yı yazdığın yerde yaz olur mu? Benim için, benim totemim olsun.









Bugün elime yeni bir kitap aldım; Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten. İsmi kendini ele veriyor hemen fakat ben ilişkiler üzerine hiç bir zaman çok düşünmemişimdir. Muhtemelen, Türk kadını olduğumun tek göstergesi biraz ataerkil olmam. Hiç bir ilişkinin katıksız olamadığını düşündüğümden beri bir ilişkim de yok zaten. Elbette mübalağa yapıyorum. Samimiyetten bahsetmiyorum John, saf duygu yok diyorum. Umarım bu düşüncelerim, yazdıklarını okurken aramızı açmaz.