Dans'et, Seyr'et


23 Mart 2012 Cuma

Aloha 2!3i.Cuma

Arka fonda Mor Karbasi..(http://fizy.com/#s/1h0213)  Ekranın önüne alamıyorsunuz, klipleri de bir ayrı yüzüne yüzüne vuruyor. Bir küfür gibi, beyin hücrelerinde gezinen küfür. Ruhuna soykırım, toplu mezar kalıntılarının deşifresi. Bu tüm ortak iyi niyetlerin dışa vurumu galiba.
Ve bir şiir gelir aklına o son kertede, İspanyollaşmaktan çıkıp Türkleşirsin;

Yüzünün yarısı çocuk
Yarısı geçkin bir kadın
Yüzünün yarısı öbür yarısına ağlıyor
Yüzün kendisini arıyor...
Aşk kaçmış gözlerine
Yaşanmamış yılların sana ağlıyor
Zaman parçalanırken ellerinde
Ölü kelebekler yastığın oluyor...
Ölü kelebekler
Hepsi daha değerli erkeklerinden erkeklerinin kanıyla beslenen
Ölü kelebekler...
Hepsi daha değerli ömründen.

Cezmi ERSÖZ


17 Mart 2012 Cumartesi

Zihinler Yanaklaraa ;)

Palas pandıras hayata sığdırmaya çalıştıklarımızın aşkına.. Yaba daba duvvv !
Bazen beyninizin çift taraflı çalıştığını düşündüğünüz oluyor mu? Yalnız değilsiniz, yalnızlığı da yalnız yaşamadığınız gibi.. ve yine herkes kendini diğerlerinden farklı hisseder, diğerleri gibi.. Herkes herkes.. o hüznün, mutluluğun yalnızca kendine ait olduğunu düşünür. Yine diğerleri gibi, diğerleri kadar, diğerlerimsi.. Bazen de insan içinde bulunduğu ruh halinin yada olayın başkalarının da yaşamasını ister. İşte o olmaz, sen ağlıyorsun diye insanlar ağlamaz. Aynı saatte birileri ağlıyordur elbet, ama aynı sebepten midir? Bu noktada yalnız kalabilirsin işte. Bu yüzden az ağla çok gülümse ve yalnızca bunu iste.. Hem kendin için hem de diğerleri için.
Öperim gamzelerden, gamzemsi gülücüklerden..

15 Mart 2012 Perşembe

Rusya Eurovision 2012

Şimdiye kadar gördüğüm en güzel yarışmacılar :) En küçüğü 60 yaşında, gençliklerinde de mükemmel bir gruplarmış. Çok tatlılar yenilesi yutulası, ellerinden öpülesi..

Hayatın İçinde Rüya, Rüyanın İçinde Rüya

Ben ağlıyor, o oturduğumuz kafeden camdan dışarı bakıyordu. Tüm olanları ona anlatmış yorum bekliyordum. O ise herzaman ki gibi susuyordu. Susan insanı sevmiyordum, hiç sevmemiştim. Hayatımın tersinin düzünden daha iyi olabileceğini söyleyen de o değil miydi? Şimdi tersini düzüne çevirdim. Beğenmemişti belkide.. Düzü şatafatlı, deli dolu, bir o kadar da kendinden emin, kariyerli ve kalabalık. Tersi gerçekten tam tersiydi. Para parayı çeker derler, kalabalık ve görkemde öyleydi. Tıpkı yalnızlık gibi, tıpkı bu an gibi. Neden oturuyordu karşımda, olanlara merhem olmak yerine tuz bakıyordu. Sümüklü mendilim elimde, yüzüm elimde sanki. Bir anda kalktım, eşyalarımı alıp bana hep yaptığı gibi Alman usulü için kasaya yöneldim.
-Ödeme ben ödemek istiyorum, dedi.
Önceden olsa ısrar ederdim. Kafamı yarım çevirip baktım ve kasanın tam tersine, kapıya yöneldim. Yanımda birlikte yaptığımız tüm planları cüzdanıma koyup gidiyordum. Onca ay geçirdiğimiz güzellikleri de ödeyeceği bir bardak vodkanın içine koymuştum.
Şimdi ne yapacağım demiyordum. Herzaman B planım vardı. Yapmam gerekeni yaptım, eve gittim salya sümük yemek yedim ve oldukça lezizdi. Sonra maillerimi kontrol ettim. Ertesi güne hazırlık yapıp, salya sümük bir duş aldım. Uyudum..
Sabah kalktığımda saat 10'a geliyordu. Odamı topladım, kahve suyu koyup, süslendim. Kahvemi içip kitabımı alıp çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ve bu bana acayip huzur veriyordu.
Bir anda hayatımın tersi tekrar düzüne dönmüştü. Onu hayatım düzken aldım, tersinde bıraktım ve şuan tekrar düzündeyim. Tersini göremiyorum, oda artık düzünü göremiyor.
...

- Uyan hadi kalk geç kalıyoruz !
- Ne??
- Öğlen oldu diyorum, günü öldürüyorsun yine.. Kahven hazır.
- Çok ilginç bir rüya gördüm Gülşah. Bir sevgilim vardı, mutluymuşuz, ayrılıyordum.
- ahaha aylardır hayatına girmeyen sevgili ancak rüyana girebilirdi zaten. Önce bul sonra ayrılırsın! Kalk diyorum!
- Tamam lan yüzüme vurmasana kalktım, nereye gidiyoruz?
- Bilmiyorum, kitabını al yalnızca gidiyoruz.
- :)

1 Mart 2012 Perşembe

Takdir Edersin Ki..

Genzimi temizledim. Sigarayı son zamanlarda oldukça arttırmıştım. Bu klasik edebiyatçılar teriminden ne zaman kurtulacağım? Roman okuma ağırlığını arttırdığımda, tüm zihnimde bu terimlerin maskülen etkisinden rahatsız oluyorum. BBC spikeri gibi konuşmak isterdim. Ama uzun süre değil, çok sıkıcı olurdu. Bir de bizim Türk kanallarının Euro'sunu izlediğimde bir hoş bişey oluyorum. Almanyadan fırlamayıp, yurduma 6 haftalık konan topaç gibi hissediyorum.
Bir de Ali Kırca'yı seviyorum. Çok baba adam. Babam gibi adam. Adam gibi adam. Genetik bilimine de her zaman inanmışımdır hani..